16 Eyl 2013

ÖZEL DERS VEREN ÖĞRETMENLERİN GELİR VERGİSİ YÜKÜMLÜLÜĞÜ

1) Özel Ders Veren Öğretmenlerin Gelir Vergisi Karşısındaki Durumu
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun
- 65. maddesinde;
"Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. 
Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.",
 66. maddesinde ise;"Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.",
 hükümleri yer almaktadır.
Buna göre, öğretmenler tarafından öğrencilere yapılan özel ders verme faaliyetinin serbest meslek faaliyeti, bu faaliyetten elde edilen kazancın da serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca,  özel ders veren öğretmenlerin devlet veya özel bir eğitim kurumunda da öğretmenlik yapmaları halinde, bu kurumlar tarafından ödenen ücretlerden gelir vergisi kesintisi yapılması nedeniyle, tek işverenden alınan söz konusu ücretler, bu öğretmenler tarafından serbest meslek faaliyeti nedeniyle verecekleri yıllık gelir vergisi beyannamesine dahil edilmeyecektir.
Konu ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı tarafından verilen bir özelgede,
“Ücretli çalıştığınız özel okul dışındaki öğrencilere özel ders vermenize ilişkin faaliyetinizin serbest meslek faaliyeti, bu faaliyetinizden elde edilen kazancın da serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu faaliyetiniz dolayısıyla serbest meslek makbuzu düzenlemeniz ve serbest meslek kazanç defteri tutmanız zorunlu bulunmaktadır.”
Şeklinde görüş bildirilmiştir. (MB. GİB. İzmir VDB.nin 30/07/2013 tarihli ve 84098128-120.04-450 sayılı özelgesi)
2) Özel Ders Veren Öğretmenlerin KDV Karşısındaki Durumu
3065 sayılı KDV Kanununun 1/1. maddesine göre, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamındaki teslim ve hizmetler KDV’ye tabi bulunmaktadır. 
Bu çerçevede, öğretmenlerin özel ders verme hizmetleri GVK yönünden serbest meslek faaliyeti olarak kabul edildiğinden, bu kapsamda gerçekleştirilen özel ders verme hizmetleri KDV’ye tabi bulunmaktadır. Bu kapsamda hizmet veren öğretmenlerin KDV mükellefiyeti tesis ettirmeleri ve her ay KDV beyannamesi vermeleri gerekmektedir.

9 Eyl 2013

Özürlü Raporu’na Göre Tüm Vücut Fonksiyon Kaybı Oranı % 60’dan Fazla Olduğu Halde, Malulen Emekli Olamama:

Özürlü Raporu’na Göre Tüm Vücut Fonksiyon Kaybı Oranı % 60’dan Fazla Olduğu Halde, Malulen Emekli Olamama:
- Özürlü sağlık kurulu raporlarında kullanılan ölçüt ve sınıflandırmalar farklıdır. Özürlü Raporlarında Tüm Hastalıklar birleştirilerek (Balthazard formülü) Tüm Vücüt Fonksiyon Kaybı Oranı belirlenir. Malulen emekli olmak isteyen sigortalılar için Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uygulanır. Sözkonusu Yönetmelik ekinde belirtilen hastalıklardan birden fazlası mevcut ise, değerlendirmede en ağır olan hastalık dikkate alınır. Hastalıklar birleştirilmez.

Malul ve Özürlülerin Hakları

Malul ve Özürlülerin Hakları
Malul çocuklar ana-babaları sağ ise onlar üzerinden ölünceye kadar sağlık yardımı alabilecekleri gibi ana-babaları vefat ederse yine onlar üzerinden ölünceye kadar yetim aylığı alabilirler

Malul çocukların, ana-babaları üzerinden sosyal güvenlik sisteminden gelen iki tür hakları vardır.

1- Yaşayan ana-baba üzerinden ömür boyu sağlık yardımı alma hakları.

2- Vefat etmiş ana-baba üzerinden ömür boyu yetim aylığı alma hakları.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 3'üncü maddesi gereğince, ana-babaların, çocuklarına Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamında Sosyal
 Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından sağlık yardımı aldırabilmesi için şu şartların olması gerekir:

a- Kız veya erkek fark etmez genel olarak çocukların 18 yaşını tamamlamamış olmaları.

b- Ancak, çocuklar lise ve dengi öğrenim veya 5.6.1986 tarihli ve 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde mesleki eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yükseköğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmaması gerekir.

c- Kaç yaşında olursa olsun malul olduğu (yüzde 60'tan fazla rapora sahip olduğu) tespit edilen evli olmayan çocuklara ise ömürleri boyunca sağlık yardımı verilir. Görüldüğü üzere malul olmayan çocuklara en fazla okuması şartıyla 25 yaşında kadar sağlık yardımı verilirken, çocuğun yüzde 60'tan fazla oranlı sağlık kurulu raporuyla malul sayılması halinde bu süre ömür boyu devam etmekle birlikte yeni 5510 Sayılı Kanun, evlenen malul çocuklara ana-baba üzerinden sağlık yardımı verilmesi uygulamasına son vermiştir.

Eskiden 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 106'ncı maddesine göre,
"b) 18 yaşını veya ortaöğrenim yapıyorsa 20 yaşını, yükseköğrenim yapıyorsa 25 yaşını doldurmamış veya 18 yaşını doldurmuş olup da çalışamayacak durumda malul erkek çocukları ile yaşları ne olursa olsun evli bulunmayan ve sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan veya bunlardan aylık yahut gelir almayan kız çocukları"na sağlık yardımı SSK tarafından veriliyordu. Madde metninden görüleceği üzere malul erkek çocuklara evli dahi olsalar bir ömür boyunca ana-baba üzerinden SSK sağlık yardımı verilirken, yeni kanun bu uygulamaya son vermiş ve özürlülere hak kaybı yaşatmıştır.

ESKİ HAKLAR BİR SÜRE DAHA DEVAM EDECEK

Öte yandan 5510 Sayılı Kanun'un "Genel sağlık sigortası geçiş hükümleri" geçici 12'nci maddesi, eski kanunlardan gelen hakları bir süre daha devam ettirme hakkı getirmiştir. Maddeye şöyledir: "İlgili kanunlar gereği tedavi yardımları karşılanan kişiler, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte herhangi bir işleme gerek kalmaksızın, bu kanun açısından genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılır. Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu kanun gereğince de bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları bu kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir. Bu kişilerin sigortalı ve sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişilere ilişkin bilgileri ilgili kurumlar tarafından bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren en geç üç ay içinde kuruma bildirilir."

VEFAT ETMİŞ ANA-BABA ÜZERİNDEN ÖMÜR BOYU YETİM AYLIĞI ALMA HAKLARI

5510 Sayılı Kanun'un 32 ile 36'ncı maddeleri, ölüm sigortasından aylık bağlama hususlarını içermektedir. Bu maddeye göre çocukların, vefat eden ana veya babaları üzerinden yetim aylığı alabilmesinin şartları vardır. "Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan;
1) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların veya,

2) Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malul olduğu anlaşılanların veya,

3) Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının, her birine % 25'i oranında yetim aylığı verilmektedir."

Görüldüğü üzere, sağlıklı erkek çocuklara en fazla 25 yaşına kadar yetim aylığı verilirken malul erkek çocuklara ömür boyunca yetim aylığı verilmektedir. Öte yandan, malul olup da ömür boyunca yetim aylığı alacak olan çocuklar evlenseler bile yetim aylığı almaya devam ederler.

HEM ANASIZ HEM DE BABASIZ KALANLARA YÜZDE 50

Yine mevzuat gereğince, çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50'si oranında yetim aylığı verilmektedir.

Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya soy bağı düzeltilmiş veya babalığı hükme bağlanmış çocukları ile sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan aynı şartlarla yararlanırlar.

SGK ARA SIRA KONTROL MUAYENESİ YAPTIRABİLİR

Kanunun 94'üncü maddesine göre; SGK, aylık veya gelir bağlanan ve çalışma gücünün en az % 60'ını yitiren malul çocukların kontrol muayenesine tabi tutulmasını talep edebilir.

Çalışma gücünün en az % 60'ını yitiren malul çocuklara bağlanmış bulunan gelir ve aylıklar, kontrol muayenesi sonunda tespit edilecek malullük durumuna göre, malul olmaktan çıkmışlarsa rapor tarihinden sonraki ödeme dönemi başından itibaren kesilir.

KOSGEB'DEN NİTELİKLİ ELEMAN İSTİHDAMI İÇİN ALINAN HİBE DESTEĞİNİN GELİR YAZILIP YAZILMAYACAĞI VE KDV’YE TABİ TUTULUP TUTULMAYACAĞI



Uygulamada,Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığından (KOSGEB) hibe olarak alınan nitelikli eleman desteğinin, kurumlar vergisi ve geçici vergi matrahlarının tespitinde gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı konusunda tereddütlerle karşılaşılmaktadır.
Aşağıda, KOSGEB tarafından verilen nitelikli eleman istihdam desteğinin şartları incelendikten sonra, bu şekilde alınan hibe destek tutarlarının vergi uygulaması bakımından gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususu açıklanacaktır.
1)NİTELİKLİ ELEMAN İSTİHDAM DESTEĞİ
KOSGEB’in web sayfasında nitelikli eleman istihdam desteği konusunda yapılan açıklamalara aynen aşağıdadır.
a) Destek Unsurları
(1) Bu destek, en az fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu yeni eleman istihdamı için verilir.
(2) Bu destek, işletmenin son 4 (dört) aylık SGK Sigortalı Hizmet Listesinde bulunmayanyeni istihdam edilecek eleman veya destek başvurusu tarihi itibarı ile son 30 (otuz) gün içinde istihdam edilmiş olan nitelikli eleman için verilir.
(3) İşletme, destek üst limiti dâhilinde aynı anda en fazla 2 (iki) eleman için bu destekten yararlanabilir.
(4) Bu desteğin aylık üst limiti, istihdam edilecek her bir eleman için net ücret üzerinden hesaplanır ve her bir eleman için 1.500 (bin beş yüz) TL’yi geçemez. Asgari Geçim İndirimi net ücrete dâhil edilmez.
(5) Program süresince desteğin üst limiti 20.000 (yirmi bin) TL’dir.
b) Destek Başvurusu, Değerlendirme ve Onay
(1) Destekten yararlanmak isteyen işletme, www.kosgeb.gov.tr internet adresinden elektronik ortamda doldurarak çıktısını aldığı Nitelikli Eleman Desteği Başvuru Formu ve Tablo 2’de belirtilen belgeler ile ilgili Hizmet Merkezine başvuru yapar.
(2) Başvuru sonucu işletmeye KOBİ Bilgi Sistemi üzerinden bildirilir
c) Ödeme
(1) İşletme, uygun bulunan başvuruya ilişkin hizmet alımını gerçekleştirerek ekte yer alan Nitelikli Eleman İstihdam Desteği Ödeme Talep Formu ve Tablo 2’de belirtilen belgeleri Hizmet Merkezine sunar.
(2) Hizmet Merkezi, söz konusu belgeleri inceleyerek Destek Ödeme Oluru hazırlar. Destek Ödeme Oluru, işletmeden sorumlu personel tarafından hazırlanarak Hizmet Merkezi Müdürünün oluruna sunulur.
3) Destek ödemeleri, KOSGEB Ön Mali Kontrol İşlemleri Yönergesinde belirtilen ödeme belgeleri ile birlikte Ödeme Emri Belgesinin eki olarak, ön mali kontrole tabi tutulanlar Strateji Geliştirme ve Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığı İç Kontrol Müdürlüğüne, tabi tutulmayanlar ise ilgili Muhasebe Müdürlüklerine gönderilir. İlgili Muhasebe Müdürlüğü tarafından işletmenin banka hesabına destek ödemesi aktarılır.
(4) İşletmenin ilgili mevzuatta belirtilen limitlerin üzerinde vergi ve/veya SGK borcu olması durumunda İşletmenin Ödeme Talep Formunda yer alan talebi doğrultusunda; öncelikle borç tutarı destek tutarından mahsup edilerek ilgili kurum/kuruluşun banka hesabına, varsa kalan tutar, işletmenin banka hesabına destek ödemesi olarak aktarılır.
d) Desteğe İlişkin Diğer Hususlar
(1) Yeni istihdam edilecek nitelikli elemanın başvurunun kabul edildiğinin işletmeye bildirildiği tarihten itibaren en geç 1 (bir) ayiçinde işe başlatılması gerekir. Aksi takdirde destek kararı iptal edilmiş sayılır.
(2) Askerlik, doğum gibi sebeplerle işten ayrılan ve daha önce Nitelikli Eleman İstihdam Desteği kapsamında istihdam edilmiş olan elemanın yeniden aynı işyerinde işe başlaması halinde yeni destek başvurusu yapılması şartı ile bu Program kapsamında kalan üst limit kadar destek verilebilir.
(3) İşletme, nitelikli elemanı işten çıkarması veya elemanın kendi isteği ile işten ayrılması durumunda ilgili Hizmet Merkezine bilgi verir.
(4) Emekliler, yabancı uyruklular, işletme sahibi veya ortakları ile bunların ana, baba, kardeş, eş ve çocukları bu destek kapsamında istihdam edilemez.[1]
(5) İlk aya ilişkin destek ödeme tutarı hesaplamasında Hizmet Merkezinin uygunluk yazısının tarihi esas alınır.
2)KOSGEB’DEN HİBE OLARAK ALINANNİTELİKLİ ELEMAN İSTİHDAM DESTEĞİNİN KURUMLAR VERGİSİ BAKIMINDAN GELİR OLARAK DİKKATE ALINIP ALINAMAYACAĞI 
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, Gelir Vergisi Kanunu'nun 37. maddesinde de, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hüküm altına alınmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun  Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti başlıklı 38. maddesinin birinci fıkrasında ise, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı açıklanmıştır.
Bu çerçevede, Şirketlerin ticari faaliyetiyle ilgili olarak nitelikli eleman desteği için KOSGEB'den aldıkları hibe destek tutarlarının, ticari kazancın bir unsuru olarak kurum kazancına dahil edilmesi, bu kapsamda çalıştırılan personele yapılan ücret ödemelerinin ise,  Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate  alınması gerekmektedir.
Konu ile ilgili Maliye Bakanlığı görüşü de aynı doğrultuda olup, verilen bir özelgede,
“ T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü
Sayı
:
17192610-125[ÖZG-13/8]-223
06/08/2013
Konu
:
KOSGEB'den nitelikli eleman için alınan hibe desteğinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığından (KOSGEB) personel net maaşının ½ si oranında nitelikli eleman desteği aldığınız belirtilerek, hibe olarak alınan bu desteğin kurumlar vergisi ve kurum geçici vergi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, Gelir Vergisi Kanunu'nun 37 nci maddesinde de, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hüküm altına alınmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun  Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı  bendinde  de ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılıan genel  giderlerin kurum kazancının tespitinde  gider olarak indirileceği belirtilmiştir.
Buna göre, Şirketinizin ticari faaliyetiyle ilgili olarak KOSGEB'den nitelikli eleman desteği için alınan hibe destek tutarının, ticari kazancın bir unsuru olarak kurum kazancınıza dahil edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, personele yapılan ücret ödemelerinin,  Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate  alınabileceği ise tabiidir. “
Şeklinde idari görüş bildirilmiştir.
3)KOSGEB’DEN HİBE OLARAK ALINANNİTELİKLİ ELEMAN İSTİHDAM DESTEĞİNİN KDV KARŞISINDAKİ DURUMU 
3065 sayılı KDV Kanununun 1. maddesine göre, verginin konusunu; her türlü mal ve hizmet ithalatı ile ticari, sınai, zirai veya mesleki faaliyet kapsamında yapılan veya maddenin 3. fıkrasında ismen zikredilen teslim ve hizmetler oluşturmaktadır.
KOSGEB tarafından nitelikli eleman istihdamı programı kapsamında hibe olarak verilen ödemeler, bir teslim ve hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmadığından, KDV’nin konusuna girmemekte ve dolayısıyla KDV’ye tabi bulunmamaktadır.
Konu ile ilgili olarak çıkarılan 8/8/2011 tarihli ve 60 Sıra No.lu KDV Sirküleri’nde,
“ 1.7. KOSGEB'in Geri Dönüşümsüz Olarak Sağladığı Destekler
KOSGEB tarafından nitelikli eleman istihdamı ve yurtiçi fuarları finansal programı gibi geri dönüşümsüz olarak firmalara yapılan ödemeler bir teslim ve hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmadığından KDV'nin konusuna girmemektedir.”

Şeklinde açıklama yapılmıştır.
Kaynak: GÜNCEL & LAVIALE TÜRKİYE

2 Ağu 2013

E-DEFTER VE E-FATURA UYGULAMASI



30 soruda e-fatura ve
e-DEFTER uygulaması

Hayır.Kâğıt fatura ile aynı hukuki niteliklere sahiptir. Dolayısıyla aynı mal veya hizmet satışı işleminde hem kâğıt faturanın hem de elektronik faturanın bir arada düzenlenmesi mümkün değildir.

2)     E-fatura uygulaması neler getiriyor?

E-fatura uygulamasından yararlanan kullanıcılar; sistemde kayıtlı kullanıcılara e-fatura gönderebilir, sistemde kayıtlı kullanıcılarda e-fatura alabilir ve söz konusu e-faturalarını bilgisayar ortamında muhafaza ederek istendiğinde ibraz edebilirler.

3)     E-fatura ve e-defter uygulaması hangi mükellefleri kapsamaktadır?

Kapsam dâhil indeki mükellefler 2 başlık altında toplanabilir.
a) 4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip olanlar ile bunlardan 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31.12.2011 tarihi itibariyle asgari 25 Milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar.
b) 6.6.2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal edenler ile bunlardan 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31.12.2011 tarihi itibariyle asgari 10 Milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar.

4)     Kapsam dâhilindeki mükellefler hangi alımları ya da satımları için e-fatura kullanacaklardır?

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip olan mükelleflerden 2011 takvim yılı içinde mal alışı yapanlar, satın aldıkları malın türüne, fiyatına, miktarına veya herhangi bir özelliğine bakılmaksızın, 2011 yılı gelir tablolarındaki brüt satış hasılatı rakamları 25 Milyon TL veya daha yüksek ise elektronik fatura ve elektronik defter uygulamalarına dâhil olacaklardır. Lisans sahibi mükelleflerden alış yapanların, madeni yağ sektöründe veya başka bir sektörde faaliyet göstermesi zorunluluk karşısındaki durumlarını etkilememektedir. Aynı şekilde; 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal eden mükelleflerden 2011 takvim yılı içinde mal alışı yapanlar, satın aldıkları malın türüne, fiyatına, miktarına veya herhangi bir özelliğine bakılmaksızın 2011 yılı gelir tablolarındaki brüt satış hasılatı rakamları 10 Milyon TL veya daha yüksek ise elektronik fatura ve elektronik defter uygulamalarına dahil olacaklardır. Bu kapsamda alış yapanların tütün, alkol, kolalı gazozlar sektörlerinde veya başka sektörlerde faaliyet göstermesi zorunluluk karşısındaki durumlarını etkilememektedir.

5)     Belirtilen mükelleflerden hizmet alımı yapanlar e-fatura uygulamasına kapsamına girecekler midir?

Hayır. Madeni yağ lisansına sahip olan ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa veya ithal eden mükelleflerden sadece mal alışları bulunan mükellefler Genel Tebliğ kapsamında elektronik fatura ve elektronik defter uygulamalarına dâhil olacaklardır. Hizmet alımları kapsam dâhilinde değildir.

6)     Had olarak tespit edilen brüt satış hasılatı hangi kalemleri ihtiva etmektedir?

Mükellefler brüt satış hasılatlarının hesaplanmasında, sadece madeni yağ, tütün, alkol veya kolalı gazoz satışları değil gelir tablosunda yer alan bütün satışları gösteren brüt satış hasılatına göre zorunluluk kapsamına alınacaktır.

7)     Özel hesap dönemine sahip mükellefler hangi yılı dikkate alacaklardır?

Özel hesap dönemine sahip mükellefler brüt satış hasılatlarının hesaplanmasında 2011 takvim yılında sona eren özel hesap dönemi brüt satış hasılatını dikkate alacaklardır.

8)     Söz konusu parasal büyüklükleri aşan Kamu kurumları e-fatura uygulamasına geçecekler midir?

10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar ile iktisadi kamu kuruluşlarının elektronik fatura uygulamasından yararlanma ve elektronik defter tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.

9)     E-fatura uygulamasına geçen mükellefler, her türlü alım-satımlarında sadece e-fatura mı kullanacaklardır?

Hayır. Sadece e-fatura uygulamasından yararlanan mükelleflerin birbirlerine yapmış oldukları mal teslimi veya hizmet ifaları için e-fatura düzenlemeleri zorunludur. E-fatura kullanmak zorunda olan mükellefler; nihai tüketicilere ya da e-fatura kullanmayan mükelleflere kâğıt fatura düzenlemeye devam edeceklerdir.



10) Zorunluluğa uymayan mükelleflerin karşılaşacakları cezai yaptırım nedir?

Getirilen zorunluluklara uymayanlar hakkında, Vergi Usul Kanununun ceza hükümleri uygulanır. E-fatura uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilen mükellefler elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükelleflere kâğıt ortamında fatura düzenleyemezler; düzenlemeleri halinde kâğıt ortamında düzenlenen bu faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır ve Vergi Usul Kanunu’nun 353 üncü maddesi uyarınca, 190 TL’den az olmamak üzere, düzenlenmediği kabul edilen fatura tutarının %10’u oranında özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu nedenden dolayı kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 9.400 TL’yi, bir takvim yılı içinde ise 94.000 TL’yi aşamaz. Ayrıca e-fatura uygulaması kapsamında, e-fatura alması gerekirken kâğıt fatura kabul eden mükelleflerin, ilgili vergi mevzuatı hükümleri çerçevesinde bahse konu KDV’yi indirim konusu yapamayacakları ve kâğıt faturada yer alan tutarı gider yazamayacakları tabiidir.

11) Hangi mükelleflerin e-fatura kullanmak zorunda olduğu nereden öğrenilebilir?

Söz konusu güncel liste, www.efatura.gov.tr internet adresinde yayımlanacaktır. E-fatura uygulamasından yararlanan mükellefler fatura düzenlemeden önce muhatabın www.efatura.gov.tr internet adresinde yer alan kayıtlı kullanıcı listesine kayıtlı olup olmadığını kontrol edecekler, kayıtlı kullanıcı ise elektronik fatura, kayıtlı kullanıcı değilse kağıt  fatura düzenleyeceklerdir.

12) Belirlenen hadlerin altında kalan mükellefler, talep etmeleri halinde            e-fatura uygulamasından yararlanabilirler mi?

Evet. Belirlenen mükelleflerden mal veya hizmet alan ve tespit edilen hadlerin altında kalan mükelleflerin de istemeleri halinde elektronik defter ve elektronik fatura uygulamalarından yararlanabilecekleri tabiidir.

13) Zorunluluk kapsamına giren mükellefler hangi tarihe kadar başvuru yapmak durumundadırlar?

Bu kapsamdaki mükelleflerin e-fatura uygulamasına 2013 takvim yılı içerisinde geçmeleri zorunludur. Gelir İdaresi Başkanlığı'na başvurulması için son tarih 1 Eylül 2013’tür. E-defter uygulamasına ise kapsa dâhilindeki mükellefler tarafından 2014 takvim yılı içerisinde geçilmesi zorunludur. Gelir İdaresi Başkanlığı'na başvurulması için son tarih 1 Eylül 2014’tür.

14)  Başvurular nasıl yapılacaktır?

Uygulama kapsamındaki mükelleflerin yerine getirmeleri gereken işlemler sırası ile şu şekildedir;
a) http://www.efatura.gov.tr/ internet adresinde yer alan "e-fatura Uygulaması Başvuru Formu ve Taahhütnamesi" doldurularak yetkili kişi veya kişiler tarafından imzalanacaktır,
b) Tüzel kişi mükellefler için "Elektronik Mali Mühür Sertifika Sahibi Taahhütnamesi" doldurularak yetkili kişi veya kişiler tarafından imzalanacaktır,
c) Gerçek kişi mükelleflerin 15.1.2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri çerçevesinde üretilen nitelikli elektronik sertifikaya sahip olmaları.
Uygulamadan yararlanmak isteyen mükellefler aşağıda yer alan belgeler ile Gelir İdaresi Başkanlığı’na yazılı olarak başvuruda bulunacaktır.
a) "e-Fatura Uygulaması Başvuru Formu ve Taahhütnamesi" nin imzalı aslı,
b) Tüzel kişi mükellefler tarafından "Elektronik Mali Mühür Sertifika Sahibi Taahhütnamesi" nin imzalı aslı,
c) Şirket kuruluş sözleşmesi Ticaret Sicil Gazetesinde 1.10.2003 tarihinden önce yayımlanmış ise ilgili ticaret sicil gazetesinin noter onaylı örneği veya aslının getirilmesi halinde Başkanlıkça onaylanmak üzere fotokopisi, (Sonradan unvan değişikliği yapılması halinde en son unvanın ilan edildiği ticaret sicil gazetesinin noter onaylı örneği veya aslının getirilmesi halinde Başkanlıkça onaylanmak üzere fotokopisi.)
d) Başvuru formuna tüzel kişi mükelleflerin adına imza atan kişi veya kişilerin yetkili olduğunu gösteren noter onaylı imza sirküleri örneği veya aslının getirilmesi halinde Başkanlıkça onaylanmak üzere fotokopisi.

15)  Başvuru sonrasındaki süreç nasıl işleyecektir?

Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan değerlendirme sonrasında başvuruları uygun bulunan gerçek kişi mükelleflerin kullanıcı hesapları Başkanlıkça tanımlanacak ve aktive edilecektir. Başkanlık tarafından yapılan değerlendirme sonrasında başvuruları uygun bulunan tüzel kişi mükelleflerden Mali Mühürlerinin temini işlemlerini yerine getirenlerin kullanıcı hesapları Başkanlıkça tanımlanacak ve aktive edilecektir. Bu işlemlerin tamamlanmasının ardından kullanıcı hesabı aracılığı ile e-fatura gönderme ve/veya alma işlemleri gerçekleştirilebilecektir.



16)  Mali mühür alındıktan sonra mükellef yetkilisinin ya da şirket unvanının değişmesi durumunda ne yapılacaktır?

Mali Mühürün, kurumun bildirilen yetkili veya yetkililerinin kontrolü altında kullanılması, yetkili kişi veya kişilerin değişmesi halinde de yeni yetkili veya yetkililerin derhal belirlenmesi ve bunlara ait bilgilerin Başkanlıkça belirlenecek yöntemlerle bildirilmesi zorunludur. Tüzel kişilerin ve diğer kurumların herhangi bir nedenle unvanlarının değişmesi halinde, eski unvanı barındıran sertifikaları geçerliliğini kaybedeceğinden, unvan değişikliğini izleyen 15 gün içerisinde yeni unvanına uygun sertifika başvurusu yapması gerekmektedir.

17)  E-faturanın muhafaza ve ibraz yükümlülüğü nasıl düzenlenmiştir?

Mükellefin, elektronik fatura gönderip alma işlemini özel entegrasyon izni alan mükelleflere ait bilgi işlem sistemi vasıtasıyla gerçekleştirmesi, muhafaza ve ibraz ödevlerini ortadan kaldırmaz. E-fatura gönderip alma işleminde kullanılan bilgi işlem sistemi yazılım ve donanım alt yapısının Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının geçerli olduğu yerlerde bulunması zorunludur.

18)  E-fatura uygulamasında muhafaza ve ibraz yükümlülüğü açısından mükellefler nelere dikkat etmelidirler?

Muhafaza ve ibraz yükümlülüğü, arşivlenen faturaların doğruluğuna, bütünlüğüne ve değişmezliğine ilişkin olan her türlü elektronik kayıt ve veri, veritabanı dosyası, saklama ortamı ile doğrulama ve görüntüleme araçlarının tümünü kapsamakta olup, e-faturalara istendiğinde kolaylıkla erişebilmeyi, anlaşılabilir ve eksiksiz bir biçimde görüntüleyebilmeyi ve faturaların okunabilir kâğıt baskılarını üretebilmeyi sağlayacak biçimde yerine getirilmelidir.

19)  E-faturaların mükelleflerin kendi bilgi işlem sistemlerinde saklanması zorunlu mudur?

Mükelleflere ait elektronik faturaların yine mükelleflere ait bilgi işlem sistemlerinde saklanması esas olup üçüncü kişiler nezdinde de elektronik saklama yapılabilecektir. Başka mükelleflerden elektronik saklama hizmetinin alınması mükelleflerin elektronik faturalarının muhafaza ve ibraz sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Elektronik faturaların muhafazasının Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının geçerli olduğu yerlerde yapılması zorunludur. Bu zorunluluk yurt dışında ikincil bir arşivleme yapılmasına engel teşkil etmez.


Gelir İdaresi Başkanlığı, gerek görmesi halinde uygulamadan yararlanan mükelleflerin bilgi işlem sistemini/sistemlerini denetleme yetkisine sahiptir. Bu denetimler sırasında mükellefler, gerekli her türlü imkânı (uygun donanım ve yazılımlar, terminallere ulaşım izinleri ve uzman personel gibi) sağlamak zorundadır. Mükellefler, bilgi işlem sistemini/sistemlerini oluşturan yazılım, donanım, dosya, dokümantasyon ve diğer unsurları, hiçbir şekilde kısmen veya tamamen vergi inceleme elemanlarının ve Başkanlıkça görevlendirilecek personelin erişimini ve denetimini engelleyecek bir sözleşme veya lisansa konu edemez.

21)  E-fatura sistemine geçilmesinde bilgi teknolojisi uygulamaları açısından seçenekler nelerdir?

E-fatura uygulaması kapsamında fatura oluşturma, gönderme ve alma işlemleri;
a)     Bilgi işlem sistemlerinin e-fatura uygulamasına entegre edilmesi yoluyla veya (yeterli bilgi teknolojisi altyapısına sahip olan kurumlar için)
b)     E-fatura uygulamasına ait temel fonksiyonların internet üzerinden genel kullanımını sağlamak amacı ile oluşturulan ve http://www.efatura.gov.tr/ internet adresinde hizmete sunulan e-fatura portalı aracılığıyla (yeterli bilgi teknolojisi altyapısına sahip olmayan kurumlar için) ya da Özel entegratör vasıtasıyla gerçekleştirilebilir.

22) E-defter uygulamasına geçmek için şartlar nelerdir?

a) Gerçek kişi mükelleflerin 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri çerçevesinde üretilen nitelikli elektronik sertifikaya sahip olmaları,
b) Tüzel kişi mükelleflerin 397 ve 421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yer alan belirlemeler çerçevesinde e-fatura uygulamasından yararlanma iznine sahip olması ve bu çerçevede Mali Mühür temin etmiş olması,
c) Elektronik defter tutulması, kaydedilmesi, onaylanması, saklanması ve ibrazında kullanılacak yazılımın uyumluluk onayı almış bir yazılım olması.



23) E-defter kullanıma ilişkin başvuru nasıl yapılacaktır?

Başvurular www.edefter.gov.tr internet sitesinde belirtilen Başkanlık veya Genel Müdürlük adresine yazılı olarak yapılacaktır. Talep edilen bilgi ve belgeler şunlardır;
a) www.edefter.gov.tr internet adresinde yer alan "Elektronik Defter Uygulaması Başvuru Formu ve Taahhütnamesi" nin imzalı aslı,
b) Tüzel kişiler için başvuru formunu imzalayan kişi veya kişilerin yetkili olduğunu gösteren şirket imza sirkülerinin noter tasdikli örneği (e-fatura uygulamasından yararlanmaya başlayan ve imza sirkülerinde herhangi bir değişiklik bulunmayan mükellefler için bu şart aranmayacaktır.),
c) Elektronik defterlerin oluşturulması sırasında, bu konuda uyumluluk onayı alınmış bir yazılımın kullanılması durumunda söz konusu yazılım hakkında yazılımın adı, sürüm numarası gibi mükellef kullanımına özgü bilgiler,
ç) Uyumluluk onayı almamış bir yazılım kullanılmak istenmesi durumunda, 1 sıra numaralı Elektronik Defter Genel Tebliğinin "3.2 Yazılımların Uyumluluk Onayı" başlıklı bölümünde belirtilen belge ve bilgiler.

24) Defterler hem elektronik ortamda hem de kâğıt ortamında tutulabilir mi?

Hayır. Defterlerini elektronik defter biçiminde tutmaya başlayanlar, söz konusu defterlerini kâğıt ortamında tutamazlar. Kâğıt ortamında tutulan defterler için geçerli olan kurallar (süre, cezai yaptırımlar, vb.) e-defterler için de geçerlidir. Elektronik defter tutanlar, elektronik defterlere ait kayıtların bozulması, silinmesi, zarar görmesi, işlem görememesi halleri ile olağanüstü durumların meydana gelmesi halinde, durumu on beş gün içinde Başkanlığa bildirmek ve kayıtları nasıl tamamlayacağına ilişkin ayrıntılı bir plan sunmak zorundadır. Elektronik defter tutanlar, elektronik defterlerini oluşturdukları ve muhafaza ettikleri bilgi işlem sistemlerinin haczedilmesi veya bu sistemlere yetkili mercilerce el konulması halinde, durumu en geç üç iş günü içerisinde Gelir İdaresi Başkanlığı’na bildirmek zorundadır.



25) E-defter uygulamasında tasdik işlemi nasıl öngörülmüştür?

Elektronik defter tutma sürecinde hesap döneminin ilk ayının beratının alınması açılış onayı, son ayının beratının alınması ise kapanış onayı yerine geçer.
a) Gerçek kişiler elektronik defterlerini, ilgili olduğu ayı takip eden ayın son gününe kadar (Aralık ayına ilişkin defterler gelir vergisi beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar) kendilerine ait güvenli elektronik imza ile imzalar.
b) Tüzel kişiler elektronik defterlerini, ilgili olduğu ayı takip eden ayın son gününe kadar (Hesap döneminin son ayına ait defterler kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresi sonuna kadar) kendilerine ait mali mühür ile onaylar.
c) İmzalı veya mühürlü defterler için berat dosyaları oluşturulur ve bu dosyalar Elektronik Defter Uygulaması aracılığı ile Başkanlığın onayına sunulur.
ç) Başkanlık mali mührünü de içeren beratlar elektronik defter tutanlar tarafından indirilerek istenildiğinde ibraz edilmek üzere ilgili olduğu elektronik defterler ile birlikte muhafaza edilir.

26) Aylık onay işlemi ilgili aya kadar olan bütün kayıtları mı içerecektir?

Hayır. Aylık dönem, sadece onaya sunulan ayın defter kayıtlarını ifade etmekte olup, önceki aylara ait kayıtları içermez. Ancak, hesap dönemi veya takvim yılı içinde, defterlerini elektronik ortamda oluşturmaya başlayanlar, izleyen ilk ayda oluşturacakları elektronik defterlerde, ilgili hesap döneminin başından içinde bulundukları döneme kadar gerçekleştirilen tüm kayıtlara yer vereceklerdir.

27) Yıl içinde e-defter uygulamasına geçen mükellefler diğer defterlerini ne yapacaklardır?

E- defter tutmaya başladıkları tarih itibarıyla eski defterlerine kapanış tasdiki yaptıracaklar ve genel hükümler çerçevesinde muhafaza edeceklerdir.





28) E-defterlerin muhafaza ve ibrazı nasıl olacaktır?

Elektronik defterler, istenildiğinde ibraz edilmek üzere ilgili olduğu beratları ile birlikte muhafaza edilmek zorundadır. Defterlerini elektronik ortamında tutanlar, elektronik defterlerini ve ilgili beratlarını vergi kanunları, Türk Ticaret Kanunu ve diğer düzenlemelerde yer alan süreler dâhilinde elektronik, manyetik veya optik ortamlarda muhafaza ve istenildiğinde elektronik, manyetik veya optik araçlar vasıtasıyla eksiksiz ve okunabilir şekilde ibraz etmekle yükümlüdür. Muhafaza ve ibraz yükümlülüğü, elektronik defterlerin ve beratların doğruluğuna, bütünlüğüne ve değişmezliğine ilişkin olan her türlü elektronik kayıt ve veri, (elektronik imza ve mali mühür değerleri dâhil) veri tabanı dosyası, saklama ortamı ile doğrulama ve görüntüleme araçlarının tümünü kapsamakta olup, elektronik defterlere istenildiğinde kolaylıkla erişebilmeyi, anlaşılabilir ve eksiksiz bir biçimde görüntüleyebilmeyi ve okunabilir kâğıt baskılarını üretebilmeyi sağlayacak biçimde yerine getirilmelidir.

29) E-defterler nerede muhafaza edilecektir?

Elektronik defterler ve beratların elektronik defter izni verilenlerin kendilerine ait bilgi işlem sistemlerinde muhafaza edilmesi mecburi olup, üçüncü kişiler nezdinde ya da yurt dışında muhafaza işlemi Başkanlık ve Genel Müdürlük açısından herhangi bir hüküm ifade etmemektedir. Muhafaza yükümlülüğünün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının geçerli olduğu yerlerde yerine getirilmesi zorunludur.

30) E-fatura ve e-defter uygulamalarına yönelik olarak detaylı bilgi alınabilecek yasal mevzuat ve resmi internet adresleri nelerdir?

Konuya ilişkin olarak; 397, 416, 421, 424 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri, 1 sıra numaralı Elektronik Defter Genel Tebliği ve Vergi Usul Kanunu Sirküleri 58 / 2013.03’de detaylı açıklamalar bulunmaktadır. Ek olarak; www.efatura.gov.tr ve www.edefter.gov.tr internet adreslerinde uygulamaya yönelik açıklamalar yapılmaktadır.



İzleyiciler