20 Şub 2014

PART TİME ÇALIŞANIN ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ

PART TİME ÇALIŞANIN ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ
Yılmaz SEZER / YMM, Güncel&Laviale Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı
Dünya Gazetesi-8 Şubat 2014
Son dönemlerde ekonomik ve teknolojik gelişmeler hemen hemen her alanı olduğu gibi, çalışma hayatını da önemli derecede etkilemiş, esnek çalışma modellerinin ortaya çıkmasına ve yaygınlaşmasına neden olmuştur. Çalışma hayatında ortaya çıkan esnek çalışma modellerine yasal bir statü kazandırılması bakımından, 4857 sayılı İş Kanunu’nda da esnek çalışma modelleriyle ilgili olarak yasal düzenlemelere yer verilmiştir. 
Kısmi Süreli İş Sözleşmesi, 
- 4857 sayılı İş Kanunu’nun 13. maddesinde “İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir.”,
- İş Kanunu’na İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin 6. maddesinde ise, “İşyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın üçte ikisi oranına kadar yapılan çalışma kısmi süreli çalışmadır.”
şeklinde tanımlanmıştır. 
Söz konusu yönetmelikte, kısmi süreli iş sözleşmesinin tanımı daha da somutlaştırılmıştır. Her iki tanımda birlikte ele alındığında, kısmi süreli çalışmanın şu üç unsurdan oluştuğu anlaşılmaktadır: Kısmi süreli çalışmanın süresinin normal çalışma süresinden daha az olması, kısmi süreli çalışmanın düzenli-sürekli olması ve gönüllülük esasına göre yapılmasıdır. Kısmi süreli çalışmanın; istihdamın sağlanması ve işsizliğin önlenmesi, işgücü verimliliğinde artış sağlaması, fazla çalışmaları azaltarak işgücü ve imalat maliyetlerini düşürmesi gibi faydalarının yanında, özellikle işçi hakları konusunda işverenle kısmi süreli çalışanlar arasında uyumsuzlara neden olması nedeniyle bazı olumsuz yönleri de bulunmaktadır. 
Asgari Geçim İndirimi (AGİ) ve uygulaması
Asgari Geçim İndirimi müessesesi ise 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 32. maddesinde düzenlenmiş olup, konu hakkında 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde açıklamalar yapılmıştır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 32. maddesinde,
“Ücretin gerçek usûlde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır. Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için %50'si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için %10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için %7.5 diğer çocuklar için %5'idir. Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103’üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz.”hükmü yer almaktadır.
Buna göre, asgari geçim indirimi uygulamasından ücretleri gerçek usulde vergilendirilen gerçek kişiler yararlanabilecektir. Asgari geçim indirimi, ücretin elde edildiği takvim yılı başında belirlenen 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarına;
• Mükellefin kendisi için %50'si,
• Çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için %10'u,
• Çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için %7.5'i,
• Diğer çocuklar için %5'i, 
olmak üzere ücretlinin şahsi ve medeni durumu dikkate alınarak hesaplanan indirim oranlarının uygulanması sonucu bulunacak tutarın, Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesinde yer alan Gelir Vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranla çarpılması sonucu bulunacak indirim tutarının 1/12'sinin aylık olarak hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmesi suretiyle bulunacaktır. Asgari geçim indirimi tutarının, ücretlinin aylık hesaplanan vergisinden fazla olması halinde, fazlası dikkate alınmayacaktır. 
Aşağıda sayılan ücret geliri elde edenler asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanamayacaklardır.
• Ücretleri diğer ücret kapsamında vergilendirilen hizmet erbabı,
• Dar mükellefiyet kapsamında ücret geliri elde edenler,
• Başka bir kanun hükmü (3218, 4490, 4691 sayılı kanunlar vb.) uyarınca ücretlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayanlar,
• Ücret geliri elde etmeyen diğer gerçek kişiler.
Asgari geçim indirimi (AGİ) tutarı, ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarına, yukarıda belirtilen oranların uygulanması ile bulunan tutarın, gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine karşılık gelen oranla çarpımı sonucu bulunur.
AGİ yıllık tutarı = (Asgari ücretin yıllık brüt tutarı x AGİ oranı) x %15 
Asgari geçim indirimi yıllık tutarı, ücretlinin asgari geçim indiriminden bir yıl boyunca faydalanacağı net menfaattir. Aylık yapılan ücret ödemelerinde ise asgari geçim indirimi, hesaplanan yıllık tutarın 12'ye bölünmesi suretiyle uygulanacak ve bir ay içerisinde yararlanılabilecek asgari geçim indirimi tutarı, yıllık olarak hesaplanan tutarın 1/12'sini geçemeyecektir. Asgari geçim indiriminin yıllık tutarı, her ücretli için asgarî ücret üzerinden hesaplanan yıllık vergi tutarını aşamayacak ve yılı içerisinde asgari ücret tutarında meydana gelen değişiklikler, asgari geçim indirimi uygulamasında dikkate alınmayacaktır.
Ücretlinin faydalanacağı azami indirim tutarı, elde ettiği ücret geliri üzerinden hesaplanan gelir vergisi ile sınırlı olduğundan, mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde ücretliye herhangi bir iade yapılmayacaktır. 
2014 yılı için geçerli asgari ücret dikkate alınarak hesaplanan ve 2014 yılı için geçerli bulunan asgari geçim indirimi tutarları aşağıda tablo halinde yer almaktadır:
2014 yılında uygulanacak asgari geçim indirimi tutarları
Ücretlinin medeni durumu    Aylık AGİ tutarı (TL)
Bekar    80.33
Evli, eşi çalışan     80.33
Evli, eşi çalışan, bir çocuklu    92.37
Evli, eşi çalışan, iki çocuklu    104.42
Evli, eşi çalışan, üç çocuklu    112.46
Evli, eşi çalışan, dört çocuklu    120.49
  
Evli, eşi çalışmayan    96.39
Evli, eşi çalışmayan, bir çocuklu    108.44
Evli, eşi çalışmayan, iki çocuklu    120.49
Evli, eşi çalışmayan, üç çocuklu    128.52
Evli, eşi çalışmayan, dört çocuklu    136.55
Kısmi süreli çalışanlar AGİ uygulamasından yararlanabilir mi? Yararlanacaksa uygulama nasıl uygulanacak?
Gelir Vergisi Kanunu’nun 32. maddesinde, ücret gelirinin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarlarının esas alınacağı hükme bağlandığından, kısmi süreli iş sözleşmesi kapsamında çalışanların da, asgari geçim indirimi uygulamasından faydalanmaları mümkün bulunmaktadır.
Buna göre, gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınacağından, hesaplanan yıllık tutarın 1/12’si ilgili aya ait gelir vergisi tutarından mahsup edilecektir. Asgari geçim indirimi tutarı, hesaplanan gelir vergisi tutarından fazla olamayacağından ücretli asgari geçim indiriminden yıllık tutarın 1/12’si yerine, gelir vergisi tutarı kadar yararlanacak olup mahsup edilecek kısmın fazla olması nedeniyle kendisine iade yapılmayacaktır.
Örneğin, bir şirkette kısmi süreli iş sözleşmesi kapsamında 15 gün çalışan bir personelin aldığı brüt ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisi 82.5 TL, aylık AGİ tutarı ise 104.42 TL. olarak hesaplansın. Bu verilere göre, personelin kısmi süreli çalışma karşılığı elde ettiği ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarı, aynı kişi için hesaplanan aylık AGİ tutarının altında kalmaktadır. Asgari geçim indirimi tutarı, hesaplanan gelir vergisi tutarından fazla olamayacağından bu personel asgari geçim indiriminden 104.42 TL yerine gelir vergisi tutarı olan 82.5 TL. kadar yararlanacak, mahsup edilecek kısmın fazla olması nedeniyle iade yapılmayacaktır. Yani, arta kalan (104.42 – 82.5 =) 21.92 TL. yararlanılamayan AGİ tutarı, diğer aylara devredilemeyeceği gibi, personele de iade edilemeyecektir.

UNUTULAN BANKA HESAPLARI SORGULAMA



Zamanaşımı : Türkiye Bankalar Birliği üyesi bankalarda 2013 yılsonu itibariyle zaman aşımına uğramış hesaplarınız varsa, dökümü için aşağıdaki arama motorunu kullanabilirsiniz.
Bilindiği üzere, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. maddesine göre, bankalar nezdindeki mevduat,emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir. 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. maddesinin uygulamasına ilişkin yayımlanan Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, zamanaşımına uğrayan mevduat,emanet ve alacakların listesi Türkiye Bankalar Birliği internet sitesinde Şubat ayı başından Mayıs ayı sonuna kadar ilan edilecektir.
Bu çerçevede, listede isim ve hesap bilgileri yer alan kişilerin en geç 15 Haziran 2014 tarihine kadar hesaplarının bulunduğu bankanın herhangi bir şubesine geçerli kimlik bilgileri ile başvurmamaları halinde yasa gereği zamanaşımına uğramış olan mevduat,emanet ve alacakları gelir kaydedilmek üzere Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilecektir.
Unutulan hesapları sorgulamak için aşağıdaki linki tıklayınız.



UNUTULAN BANKA HESAPLARI SORGULAMA


TAPUDA İŞYERİ, BÜRO, REZİDANS OLARAK KAYITLI TAŞINMAZLAR KONUT OLARAK SATILIP KDV İADESİ ALINABİLİR Mİ?



TAPUDA İŞYERİ, BÜRO, REZİDANS OLARAK KAYITLI TAŞINMAZLAR KONUT OLARAK SATILIP KDV İADESİ ALINABİLİR Mİ?  
Dünya Gazetesi - 19.02.2014
Yılmaz SEZER / YMM / GÜNCEL&LAVILAE TÜRKİYE /   Yönetim Kurulu Başkanı
                                                                                
Hemen peşinen söyleyelim, bu tür satışlar tapu mevzuatına göre mümkün olmamakla beraber, KDV Kanunu uygulaması yönünden yapılabilmektedir. Hatta üstüne KDV iadesi bile alınabilmektedir. Günümüzde, özellikle ticari alanlardan uzak alanlarda yapılan işyerleri gerekli talebin oluşmaması ya da konut olarak kullanılmaya daha elverişli olmaları nedeniyle, konut olarak satılabilmektedir. Tersine durumlarda söz konusu olabilmektedir.
Maliye Bakanlığı’nın taşınmaz satışlarında KDV uygulamasında radikal bir değişikliğe neden olan hatta ezber bozan yeni görüşü şu şekilde:
Konut ve İşyeri Satışlarında Süregelen KDV Uygulaması Nasıldı?
Maliye Bakanlığı’nın öteden beri süregelen uygulaması, fiilen ne amaçla kullanıldığı/kullanılacağına bakılmaksızın tapu/yapı ruhsatında net alanı 150 metrekareye kadar konut olarak gösterilen taşınmazların tesliminde % 1, net alanı 150 metrekare ve üzeri konut olarak gösterilen taşınmazlar ve işyerlerinin tesliminde ise % 18 oranında KDV hesaplanması doğrultusundadır. 
Satışa konu taşınmazların konut veya işyeri olup olmadığı hususu ise, tamamlanmış taşınmazlarda tapu kayıtlarına, henüz tamamlanmamış taşınmazlarda ise inşaat yapı ruhsatına bakılarak tespit edilmekteydi. 
Taşınmaz Satışlarına İlişkin KDV Uygulamasında Ne Değişti? Yeni Görüş ve Uygulama Nasıl Olacak?
Maliye Bakanlığı, taşınmaz satışlarına uygulanacak KDV oranı konusunda 1985 yılından bu yana süregelen görüşü ve uygulamasını aldığı radikal bir kararla değiştirerek, KDV oranının taşınmazların yapı ruhsatı veya tapu kayıtlarında nasıl gösterildiğinden çok, fiilen ne amaçla kullanıldığı/kullanılacağı hususuna bakılarak tespit edilmesi gerektiğini açıklamıştır.
Buna göre,  yapı ruhsatı veya tapuda rezidans, işyeri, büro olarak gösterilen net alanı 150 m2’ye kadar olan taşınmazların fiilen konut olarak teslime konu edilmesi halinde, teslimlerinde % 1, 150 m2 ve üzerinde ise % 18 KDV hesaplanacaktır.  Tersi durumlarda ise, tapuda konut olarak gösterilen taşınmazlar fiilen işyeri/büro olarak kullanılıyorsa/kullanılacaksa, teslimlerinde % 18 KDV hesaplanacaktır. Yani, fiilen konut ya da işyeri olarak kullanılacak taşınmazların tapuda veya yapı ruhsatında ne olarak gözüktüğünün bir önemi bulunmamaktadır. 
Maliye Bakanlığı’nın bu yeni görüşü çerçevesinde verdiği bazı özelgelerin özetleri aşağıdadır:
“Konut olarak kullanılmak üzere inşa edildiği ve konut olarak satıldığı, ancak yapı ruhsatında ve tapuda büro olarak kayıtlı olan gayrimenkullerin fiilen konut olarak kullanıldığının tespit edilmesi halinde % 1, konut harici tesliminde ise % 18 oranında KDV uygulanacaktır.”(GİB. Ankara VDB’nin, 03.07.2013 tarih ve 84974990.130(28-2013/32)/20361 sayılı Özelgesi)
“Projede “ticari niteliğe haiz rezidans”, tapu kayıtlarında ise “rezidans” olarak kayıtlı olan ve yapı 05.10.2010 tarihinde alınmış olan net alanı 150 m2’ye kadar gayrimenkullerin fiilen konut olarak teslime konu edilmesi durumunda % 1, konut harici tesliminde % 18 oranında KDV uygulanacaktır.”(GİB’in 23.08.2013 tarih ve 1259 sayılı Özelgesi)
“60 No.lu KDV Sirkülerinde, taşınmaz teslimlerinde teslime konu taşınmazın işlem tarihi itibariyle geçerli fiili durumunun dikkate alınacağı ifade edilmiştir. Firmanız aktifinde kayıtlı ve tapuda konut olarak tescil edilen 92 m2 net alanı bulunan ancak fiilen iş yeri (mimarlık-inşaat ofisi) olarak kullanılan taşınmazın fiili durumuna göre işyeri olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, metrekare büyüklüğüne bakılmaksızın genel oranda (%18) KDV hesaplanması gerekmektedir.”(GİB. Kocaeli VDB’nin, 21.08.2013 tarih ve 93767041-130[28-2012/86]-160 sayılı Özelgesi)
Maliye Bakanlığı Bu Radikal Değişikliği Nasıl Hayata Geçirdi?
Maliye Bakanlığı, ilgili ilgisiz herkesin ezberini bozan bu değişikliğin ilk adımını, yayımladığı 08.08.2011 tarih ve 60 Sıra No.lu KDV Sirküleri’nin “8.2. Taşınmaz Teslimlerinde KDV Uygulaması” başlıklı bölümünde,“Taşınmaz teslimlerinde teslime konu taşınmazın işlem tarihi itibariyle geçerli fiili durumunun dikkate alınması gerekmektedir.” şeklinde bir ifadeye yer vererek yaptı.  KDV uygulamasında radikal bir değişikliğe neden olan bu düzenleme, “satır arası” olarak yapılması nedeniyle konunun ilgili taraflarınca fark edilemedi.
Bakanlık, daha sonra verdiği özelgelerde, taşınmaz satışlarına uygulanacak KDV oranının, taşınmazların yapı ruhsatı ile tapu kayıtlarında ne şekilde gösterildiğinden çok, fiilen ne amaçla kullanıldığı/kullanılacağı hususuna bakılarak tespit edilmesi gerektiğini açıklamıştır. Şu anki uygulama bu doğrultuda yönlendirilmektedir.
Maliye Bakanlığı’nın Kanun Değişikliği Yapmadan Yeni Görüşünü Hayata Geçirmesi Yasal mı?
Bilindiği üzere, mal ve hizmetlere uygulanacak KDV oranları, KDV Kanununun 28. Maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmektedir. Bu konudaki ana Kararname 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı olup, çok sayıda Kararname ile değişikliğe uğramıştır. Ancak, değişiklikler bu kararname üzerinde yapıldığından, halen geçerliliğini korumaktadır. Söz konusu 2007/13033 sayılı Kararnamenin 2. Maddesinde, bu Karar kapsamındaki mal ve hizmetleri tanımlamaya Maliye Bakanlığı’nın yetkili olduğu belirtilmiştir.
İşte Maliye Bakanlığı bu yetkiye dayanarak, taşınmazların konut veya işyeri olup olmadığının, fiilen ne amaçla kullanıldığı/kullanılacağına bakılarak tespit edilmesini ve KDV oranının belirlenmesini istemektedir.    
Taşınmazların Fiilen Konut/İşyeri Olarak Teslime Konu Edilmesi” Hususu Nasıl İspat ve Tevsik Edilecek?
Satışların fiili durumunun nasıl ispat ve tevsik edileceği konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Kişisel görüşümüze göre, öncelikle, tapunun işyerinden konuta veya konuttan işyerine değiştirilmesi gerekir. Bunun yapılamadığı durumlarda ise, taşınmazı satın alanlardan burayı konut olarak kullanacaklarına dair bir taahhütname alınarak veya ikametgah bildirimi, su, elektrik, telefon, doğalgaz aboneliklerinin konut olarak yaptırıldığına dair sözleşme, yazı ve faturalar ile tevsik edilmesi gerekir.
Tapuda İşyeri, Büro, Rezidans Olarak Kayıtlı Taşınmazlar Konut Olarak Satılıp KDV İadesi Alınabilir Mi?
Yukarıda yaptığımız açıklamalara göre; yapı ruhsatı veya tapuda rezidans, işyeri, büro olarak gösterilen net alanı 150 m2’ye kadar olan taşınmazların fiilen konut olarak satılması halinde, bu satışlar indirimli oranda (% 1) KDV’ye tabi bulunduğundan, bu satışlar nedeniyle yüklenilip indirim konusu yapılamayan KDV’ler, KDV Kanununun 29/2. Maddesine ve 119 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde yapılan açıklamalar çerçevesinde nakden veya mahsuben iade olarak talep edilebilecektir.
Başta inşaat şirketleri olmak üzere müteahhitler, yap-satçılar, hiç hesapta yokken, Maliye Bakanlığı’nın bu yeni görüşüne göre, büro ve işyerlerini konut olarak % 1 KDV’yle satma ve üstüne bir de KDV iadesi alma hakkı kazanmışlardır.

RE'SEN KAPATILAN MÜKELLEF SORGULAMA

ARTIK MAL VE HİZMET ALIMI YAPARKEN, SATICININ MALİYE BAKANLIĞI TARAFINDAN RE’SEN KAPATILAN MÜKELLEFLER LİSTESİNDE OLUP OLMADIĞINI SORGULAYABİLECEKSİNİZ!
Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanunu’nun 160. maddesinde; işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellefin (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunacağı ve mükellefiyet kaydının vergi dairesince terkin edileceği, bu durumun, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirileceği, mükellefiyet kaydının terkin edilmesinin, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmeyeceği hükme bağlanmıştır.
Maliye Bakanlığı konu ile ilgili usul ve esasları yayımladığı 21/12/2004 tarihli ve 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi ile belirlemiştir. Söz konusu İç Genelgenin tam metnine önemine istinaden ekte yer verilmiştir.
Uygulamada, mal ve hizmet alımı yapılan mükelleflerle ilgili olarak daha sonra Vergi Dairelerince alıcı mükelleflere bir yazı gönderilerek, alım yapılan mükellefin/mükelleflerin vergi mükellefiyetlerinin re’sen terkin edildiği belirtilerek, bunlardan yapılan alımlara ait faturaların giderler arasından, KDV’lerinin ise indirilecek KDV tutarlarından çıkarılması, beyan dönemi geçmişse ilgili beyannamelerin düzeltilmesi istenilmektedir.
Alıcı mükellefler ise, bu şekilde yaptıkları alımlarının doğru olduğunu, ödemelerini banka kanalıyla yaptıklarını, satıcıların faal mükellef olup olmadıklarını tespit etmelerinin söz konusu olamayacağını ifade ederek düzeltme yapmamakta, olayla ilgili yargı organları nezdinde ihtilaf yaratmaktadırlar.
Maliye Bakanlığı bu konuda olumlu bir adım atarak, internet vergi dairesi web sayfasında mükellefiyetleri re’sen kapatılan mükelleflerle ilgili bir modül oluşturmuş, bu şekilde hemen herkesin bu ekrandan mal ve hizmet alım veya satımı yaptığı kişi yada şirketlerin faal olup olmadıkları (Resen Terk Ettirilenler) hakkında sorgulama yapmalarına olanak sağlanmıştır.
Sorgulama işlemi,
.







                                                                                        

T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelirler Genel Müdürlüğü

SAYI : B.07.0.GEL.0.71/7100- 113/61518

UYGULAMA İÇ GENELGESİ
SERİ NO: 2004/13

...................... VALİLİĞİ
(Defterdarlık: Gelir Müdürlüğüne)
5228 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrası değiştirilmiş ve maddenin sonuna yeni fıkralar eklenmiştir. Mükellefiyetin terkini ile ilgili olarak yapılan söz konusu değişiklikleri açıklamak, daha önce yayımlanmış olan uygulama iç genelgeleri hakkında uygulamada ortaya çıkan tereddütleri gidermek ve konuya ilişkin olarak bugüne kadar yapılmış olan düzenlemeleri tek bir iç genelgede birleştirerek uygulanmasına kolaylık sağlamak amacıyla bu İç Genelge çıkarılmıştır.

5228 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile 213 sayılı Kanununun 160 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirilir.
Mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmez. 

Bu madde kapsamında mükellefiyet kayıtları terkin edilenlerin kimlik bilgileri ile bunların bastırmış veya tasdik ettirmiş oldukları belgeler ve kullanmış oldukları ödeme kaydedici cihazlara ilişkin bilgiler Maliye Bakanlığınca belirlenecek araçlarla duyurulur. 

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."

Yapılan bu değişiklik çerçevesinde terk işlemleri iki kısımda değerlendirilmiştir.

1. İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi,
2. Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi,
hallerinde mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunacak ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilecektir.
Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesine 4369 sayılı Kanun ile eklenen fıkra hükmünde yer alan "İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde ..." ibaresi yeni düzenlemede de aynen muhafaza edilmiş ve bu fıkraya 5228 sayılı Kanunla sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettiren mükelleflerin terk işlemlerine yönelik olarak"... başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi ..." ibaresieklenmiştir.
Maddede yapılan bu düzenleme uyarınca;

- İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde (I.) bölümde,
- Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde (II.) bölümde,
belirtilen esaslara göre mükellefiyet kayıtlarının terkin edilmesi uygun görülmüştür.

I- İŞİ BIRAKMA BİLDİRİMİNDE BULUNMAYAN BİR MÜKELLEFİN İŞİ BIRAKTIĞININ TESPİT EDİLMESİ VEYA YAPILAN ARAŞTIRMA VE YOKLAMALAR SONUCUNDA BİLİNEN ADRESLERİNDE BULUNAMAMASI VE BAŞKA BİR ADRESTE FAALİYETİNE DEVAM ETTİĞİNE DAİR BİLGİ EDİNİLEMEMESİ

A) İşi Bırakma:
Vergi Usul Kanununun 161 inci maddesine göre, işi bırakma, vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona erdirilmesini ifade eder. Aynı Kanunun 162 nci maddesine göre ise tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyetin vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona erdirilmesine kadar devam etmesi ve bu hallerde tasfiye memurları veya iflas dairesi tarafından, tasfiye veya iflas kararlarını ve tasfiyenin veya iflasın kapandığını vergi dairesine ayrı ayrı bildirilmesi zorunludur.
Vergi Usul Kanununda yer alan bu düzenlemelere göre, bir mükellefin işi bırakmış sayılabilmesi için, işi ile ilgili tedarik işlemlerini durdurmasının yanı sıra, işletmede bulunan emtia stokları ile diğer döner ve sabit değerlerinin de elden çıkarılması veya bu varlıkların işletme sahiplerince işletmeden çekilmiş olması gerekir.
Bilindiği gibi, gerçek kişi mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının sona ermesi, mükellefin kendi isteği ile işini terk ederek keyfiyeti vergi dairesine bildirmesi, mükellefin ölümü, gaiplik kararı, belli bir ticaret, sanat ve meslek icrasından sürekli mahrumiyet gibi hallerde mümkün olmaktadır. Ticaret şirketleri açısından mükellefiyetin sona erdirilmesi ise tasfiye ve iflas hallerine inhisar ettirilmiştir. Türk Ticaret Kanununda öngörülen işlemler yerine getirilmeden ve tasfiye veya iflasın sona erdiği tescil ve ilan edilmeden tasfiyenin sona erdiğinin kabul edilmesi ve şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması mümkün değildir.
Gerçek ve tüzel kişi mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının sona erdirilmesinde genel kural bu olmakla birlikte, faaliyetlerini uzun süreden beri bırakmış, ortakları dağılmış, ortaklığın feshine ve tasfiyesine tevessül edilmemiş, sorumlu ve muhatap tutulacak kanuni temsilci veya tasfiye memuru da bulunmayan, işlerini tamamen terk ettiği belirlenen ve vergiye tabi bir faaliyeti de tespit edilmeyen mükelleflerin, işi bırakma keyfiyetini vergi dairesine bildirmemiş olmaları nedeniyle, beyanname vermedikleri dönemlere ilişkin matrahlarının re'sen takdiri yoluna gidilmesi, Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde ifadesini bulan, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ilkesi açısından da sakıncalar doğurmaktadır.
Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesinin 5228 sayılı Kanunla değiştirilen 3 üncü fıkrası, işini tamamen terk eden ve vergiye tabi bir faaliyeti tespit edilemeyen mükellefler hakkında, sadece işi bırakma keyfiyetinin vergi dairesine bildirilmemiş olması nedeniyle gereksiz tarhiyatlar yapılmasının ve ihtilaflar yaratılmasının ortaya çıkardığı sakıncaları gidermek ve münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirenlerin mükellefiyet kayıtlarının terkini suretiyle idarenin ve diğer mükelleflerin mağduriyetini önlemek amacına yönelik olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu çerçevede belirli şartları taşıyan mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının vergi dairesince terkin edilmesi imkanı getirilmiştir.
B) İşi Bırakmanın Tespit Edilmesi :
Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesine 4369 sayılı Kanun ile eklenen fıkra hükmü, 5228 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile; "İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi ... halinde, mükellef işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir ..." şeklinde değiştirilmiştir.
Söz konusu düzenlemede yer alan "İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde ..." ibaresi 4369 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihte yürürlüğe girmiş ve 5228 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile yapılan değişiklik sırasında da bu ibare aynen muhafaza edilmiştir.
Buna göre, 5228 sayılı Kanunun yayımlandığı 31.07.2004 tarihinden önceki ve sonraki dönemlerde, gayri faal olan mükelleflerin mükellefiyet kayıtları aşağıda belirtilen şartlar dahilinde terkin edilecektir.
1. 31.07.2004 Tarihinden Önce İşini Terk Ettiği Tespit Edilen Mükellefler Hakkında Yapılacak İşlemler :
Vergi daireleri, 31.07.2004 tarihinden önce işini terk eden, ancak işi bırakma keyfiyetini vergi dairesine bildirmeyen mükelleflerin (Vedop'lu vergi dairelerinde sistemden yararlanmak suretiyle) dosyalarını tarayarak;
-Ticari, zirai veya mesleki kazanç sahibi gerçek kişiler ve ortaklıklar ile tüzel kişi mükelleflerden, birbirini izleyen en az iki döneme ait katma değer vergisi,
-Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerinden yıllık gelir vergisi,
-Gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, ücret ve diğer kazanç ve iratlar nedeniyle mükellefiyet kaydı yapılan mükelleflerden yıllık gelir vergisi
beyannamesini vermeyen ve faaliyette bulunduğuna dair herhangi bir belirti bulunmayan mükellefleri tespit edeceklerdir. Bu belirleme yapıldıktan sonra;
-Gerçek kişi mükelleflerin işyeri ve ikametgah adreslerinde,
-Tüzel kişi mükelleflerin ise işyeri adresleri ile kanuni temsilcilerinin ikametgah adreslerinde,
gerekli yoklama işlemleri yapılarak, ilgililerin işlerini ne zaman terk ettikleri, işyerinin yoklama tarihindeki durumu, işyerinde başkaları faaliyet gösteriyorsa, hangi tarihten itibaren orada faaliyet gösterdikleri, mükellefin mesleği ile ilgili teşekkül, birlik veya oda kayıtlarında yer alan bilgiler ile işyeri ve ikametgah adreslerinin bulunduğu yer muhtarlık kayıtları araştırılarak, adres değişikliği yapılıp yapılmadığı hususları tespit edilecektir.
Yapılacak araştırma ve yoklamalar sonucunda, işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükelleflerin mükellefiyet kayıtları, ilgili müdür yardımcısının önerisi ve vergi dairesi müdürünün onayı ile terkin edilecektir.
Gayri faal olan bu mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının terkininde, işi bırakma tarihinin kanaat getirici vesikalarla tevsik edilebildiği hallerde bu tarih, diğer hallerde ise 31.07.2004 tarihi esas alınacaktır.
Ancak, gayri faal olan mükelleflerle ilgili olarak 1998/6 veya 2000/12 Seri No.lu Uygulama İç Genelgeleri kapsamında düzenlenmiş bir yoklama fişinin mevcut olması halinde, bu mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının terkininde işi bırakma tarihinin kanaat getirici vesikalarla tevsik edilebildiği hallerde bu tarih, diğer hallerde belirtilen İç Genelgeler kapsamında yapılmış olan ilk yoklama tarihi mükellefiyet kaydının terk tarihi olarak kabul edilecektir.

Bu şekilde mükellefiyet kayıtları terkin edilen mükelleflerin, mükellefiyetlerinin kaldırıldığı tarihten sonraki dönemlere ait takdir komisyonuna sevk edilmiş olan dosyaları takdir komisyonundan çekilecek, takdir komisyonunca karara bağlananlar ise Vergi Usul Kanununun düzeltmeye ilişkin hükümlerine göre işlemden kaldırılacaktır.
Buna göre, vergi daireleri bu İç Genelgenin yayımını izleyen 4 ay içinde yukarıda açıklanan işlemleri tamamlayarak, terk işlemlerini sonuçlandıracaklardır. Bu işlemlerin süresinde ve eksiksiz olarak sonuçlandırılması vergi dairesi müdürleri tarafından titizlikle takip edilecektir.

2. 31.07.2004 Tarihinden Sonra İşini Terk Ettiği Tespit Edilen Mükellefler Hakkında Yapılacak İşlemler :
31.07.2004 tarihinden sonraki dönemlerde işini terk eden, ancak işi terk keyfiyetini vergi dairesine bildirmeyen ve dosyasında işine devam ettiğine dair herhangi bir bilgi bulunmayan mükelleflerin mükellefiyet kayıtları, vergi dairelerince aşağıdaki araştırmalar yapıldıktan sonra terkin edilecektir.
2.1. Ticari, zirai veya mesleki kazanç sahibi gerçek kişiler ve ortaklıklar ile tüzel kişi mükelleflerden, birbirini izleyen iki döneme ait katma değer vergisi beyannamesini vermeyenlerin işyeri ve ikametgah adreslerinde, ayrıca tüzel kişi mükelleflerin kanuni temsilcilerinin ikametgah adreslerinde, katma değer vergisi beyannamesi verilmeyen son dönemi izleyen ay içerisinde gerekli yoklama işlemleri yapılarak, ilgililerin işlerini ne zaman terk ettikleri, işyerinin yoklama tarihindeki durumu, işyerinde başkaları faaliyet gösteriyorsa hangi tarihten itibaren orada faaliyet gösterdikleri, mükellefin mesleği ile ilgili teşekkül, birlik veya oda kayıtlarında yer alan bilgiler ile işyeri ve ikametgah adreslerinin bulunduğu yer muhtarlık kayıtları araştırılarak, adres değişikliği yapılıp yapılmadığı hususları tespit edilecektir.

Yukarıda belirtilen araştırma ve yoklamaların tamamlanmasını takip eden otuz gün içinde mükellefin bilinen adreslerinde, dosyadan sorumlu servis şefinin de katıldığı ikinci bir yoklama yapılarak, ilgilinin bilinen adreslerinde bulunamadığını teyit eden bir yoklama fişi tanzim edilecektir.

Yapılacak araştırma ve yoklamalar sonucunda, işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükelleflerin mükellefiyet kayıtları, ilgili müdür yardımcısının önerisi ve vergi dairesi müdürünün onayı ile terkin edilecektir.
Bu işlemler en geç katma değer vergisi beyannamesi verilmeyen son dönemi izleyen dördüncü ayın sonuna kadar tamamlanacaktır. İşlemlerin süresinde ve eksiksiz olarak sonuçlandırılması hususu vergi dairesi müdürleri tarafından titizlikle takip edilecektir.
2.2. Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerinden yıllık gelir vergisi beyannamesini süresi içinde vermeyenlerin beyanname verme süresini izleyen 3 ay içerisinde bilinen adreslerinde gerekli yoklama işlemleri yapılacaktır. Yapılan yoklama sonucunda işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyete devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükelleflerin mükellefiyet kayıtları ilgili müdür yardımcısının önerisi ve vergi dairesi müdürünün onayı ile terkin edilecektir.
2.3. Gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, ücret ve diğer kazanç ve iratlar nedeniyle mükellefiyet kaydı yapılan mükelleflerden, yıllık gelir vergisi beyannamesini süresi içinde vermeyenlerin, beyanname verme süresini izleyen üç ay içerisinde bilinen adreslerinde gerekli yoklama işlemleri yapılarak beyanname vermeme nedenleri tespit edilecektir.
Bu mükelleflerin, ilgili vergilendirme döneminde kazanç ve irat elde etmemiş olmaları veya elde ettikleri kazanç ve iradın, istisna sınırı içinde kalması ya da kazanç ve iradın elde edildiği kaynağın elden çıkarılmış olduğunun tespit edilmesi halinde, mükellefiyet kayıtları yukarıda belirtilen usule uygun olarak terkin edilecektir.
2.4. Vergi inceleme elemanlarınca yapılan inceleme, araştırma ve yoklamalar sonucunda, işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyete devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükelleflerin mükellefiyet kayıtları, vergi inceleme elemanının bu hususları içeren raporuna istinaden;
- İnceleme elemanı tarafından tespit edilen terk tarihi,
- Terk tarihi tespit edilememiş ise rapor düzenleme tarihi,
itibarıyla terkin edilecektir.
C) Mükellefiyet Kaydının Terkin Edileceği Tarihin Belirlenmesi :

1. Bu İç Genelgenin (I.) bölümünde belirtilen şekilde mükellefiyet kayıtları terkin edilen mükelleflerden;

- İşini terk ettiği tarih, Devlet veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller veya diğer kanaat getirici vesikalarla tevsik edilebilenlerin mükellefiyet kayıtları, bu olayın meydana geldiği tarihten itibaren,
- Ticari, zirai ve mesleki kazanç sahipleri ile kurumlar vergisi mükelleflerinden, işini terk ettiği tarih kanaat getirici vesikalarla tespit edilemeyenlerin mükellefiyet kayıtları, ilk yoklamanın yapıldığı tarihten itibaren (1998/6 veya 2000/12 Seri No.lu Uygulama İç Genelgeleri kapsamında yapılmış olan yoklamalar da, bu İç Genelge uyarınca yapılmış ilk yoklama kapsamında değerlendirilecektir.),
- Gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, ücret ve diğer kazanç ve iratlar nedeniyle mükellefiyet kaydı yapılanlardan, ilgili vergilendirme döneminde kazanç ve irat elde etmemiş olmaları veya elde ettikleri kazancın istisna sınırları içinde kalması ya dakazanç ve iradın elde edildiği kaynağı elden çıkarmış bulunanların mükellefiyet kayıtları, bu olayın meydana geldiği tarihi izleyen yılın başından itibaren,
terkin edilecektir.
2. Mahkeme kararı, vergi inceleme raporu veya vergi daireleri tarafından resmi makamlarla yapılan yazışmalar sonucunda, sahte veya çalıntı ya da tahrif edilmiş nüfus cüzdanı ile bilgileri dışında adlarına mükellefiyet tesis ettirildiği tespit edilenlerin mükellefiyet kayıtları, tesis tarihi itibarıyla terkin edilecektir.
Sahte veya çalıntı yada tahrif edilmiş nüfus cüzdanı ile mükellefiyet tesis ettirenlerin kimlik bilgilerinin tespit edilmesi halinde, bunlar hakkında gerekli işlemlerin yapılacağı tabidir.

D) Takdire Sevk İşlemleri :
Mükellefiyet kayıtları bu şekilde terkin edilen mükellefler hakkında mükellefiyetin terkin edildiği tarihten sonraki dönemlere ilişkin takdire sevk işlemi yapılmayacak, beyanname vermeme nedeniyle takdir komisyonuna sevk edilen dosyaların bulunması halinde, bu dosyalar takdir komisyonundan çekilecektir. Mükellefiyetin terkin edildiği tarihten sonraki dönemlere ilişkin olarak takdir komisyonunca karara bağlanan dosyalar ise Vergi Usul Kanununun düzeltmeye ilişkin hükümlerine göre işlemden kaldırılacaktır.
E) Takip İşlemleri:
Bu İç Genelge uyarınca, mükellefiyet kaydı terkin edilen mükelleflerin, mükellefiyet kayıtlarının terkin edildiği tarihten önceki dönemlere ait borçlarıyla ilgili takip işlemlerine devam edilecektir.
Gerçek veya tüzel kişi mükelleflerin vergi borçlarından dolayı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında kendilerine veya şirket tüzel kişiliğine ait mal varlığına, şirketin kanuni temsilcilerinin ya da ortaklarının şahsi mal varlıklarına haciz tatbik edilmesi, bu İç Genelge uyarınca mükellefiyet kaydının terkinine engel değildir. Dolayısıyla, şirket tüzel kişiliğine ait mal varlığına, şirket müdürünün, ortaklarının veya gerçek kişi mükelleflerin mal varlığına haciz tatbik edilmiş olsa dahi, bu İç Genelgede belirtilen şartların varlığı halinde, şirketin veya gerçek kişi mükellefin mükellefiyet kaydı terkin edilecektir.

F) Mükellefiyet Kayıtları Terkin Edilen Mükelleflerden Faaliyetine Devam Ettiği Tespit Edilenler Hakkında Yapılacak İşlemler :
Bu İç Genelgede yer alan esaslara uygun olarak mükellefiyet kaydı terkin edilen mükelleflerden, faaliyetine başka bir adreste devam ettikleri veya yeniden faaliyete geçtikleri ya da tasfiyeye tabi tutuldukları öğrenilenlerin mükellefiyet kaydı, yeniden ihdas edilecektir. Söz konusu mükelleflerden, faaliyetlerine başka bir adreste devam ettiği tespit edilenler ile tasfiyeye girdikleri öğrenilenlerin mükellefiyet kaydı, mükellefiyetin terkin edildiği tarihten itibaren, yeniden faaliyete geçtikleri belirlenenlerin mükellefiyet kaydı ise, yeniden faaliyete geçtikleri tarihten itibaren yapılacak ve mükellefiyetin ihdas edildiği tarihten sonraki dönemlere ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmesi sağlanacaktır.
G) Diğer Hususlar:
1. Yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste de faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen tüzel kişi mükelleflerde; ulaşılan şirket ortağı ve/veya kanuni temsilcisi nezdinde yapılan ve/veya yapılacak yoklamalarda tüzel kişiliğin faaliyette bulunmadığının tespit edilmesi halinde, tüzel kişiliğin mükellefiyeti bu İç Genelge kapsamında terkin edilecektir.
2. İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde, mükellefler matrahlı ya da matrahsız beyanname verseler dahi, mükellefiyet kayıtları terkin edilecektir.
Terk tarihinden sonra posta yoluyla gönderilen beyannamelerdeki adresler, mükellefin dosyasında bulunan adresler ile karşılaştırılarak kontrol edilecek, daha önce yoklama yapılan adresten farklı bir adres beyannameye yazılmışsa, derhal belirtilen adreste yoklama yapılacak, yoklama sonucunda beyanname üzerindeki adreste mükellefin bulunmadığı tespit edilir ise beyanname işleme tabi tutulmadan dosyasında muhafaza edilecektir.
3. Yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetinden dolayı mükellefiyeti bulunan ancak, işi bırakma keyfiyetini vergi dairesine bildirmeyen ve adlarına Trafik Tescil Bürolarında kayıtlı ticari aracı bulunduğu tespit edilen mükelleflerin araçlarını ticariden hususiye çevirmeleri halinde bu dönüşüm işlemini yaptıkları tarih itibarıyla mükellefiyet kayıtları terkin edilecektir.

4. İşi terk dilekçesi verdiği halde, kullanılmamış belgelerini iptal ettirmeyen mükelleflerin mükellefiyetleri, terk dilekçesinde belirtilen tarih esas alınarak terkin edilecektir. Ancak, belgelerini iptal ettirmeyen mükellefler hakkında, 06.04.2000 tarih, B.07.0.GEL.0.14/1401-117/15524 sayılı ve 2000/8 Sıra No.lu Vergi Denetimi ve Koordinasyonu İç Genelgesine göre işlem yapılacaktır.
5.Vergi dairelerinin bölünmesi durumunda yeni vergi dairesine nakil olacak mükelleflerin faal olmalarına dikkat edilecektir. Bir başka ifadeyle, gayri faal olan mükelleflerin yeni kurulan vergi dairesine nakli yapılmayacaktır. Bununla birlikte, nakil gelen mükellefler hakkında, nakil olunan vergi dairelerince yapılan yoklama ve araştırmalar sonucunda faal olmadığının tespit edilmesi halinde, nakil nedeniyle terk işlemi yapılarak yoklama ve araştırmalara yönelik bilgi ve belgelerin birer örneği bir yazı ekinde bölünen vergi dairesine gönderilecektir. Bölünen vergi dairesi gelen yazı ve belgeler üzerine gerekli araştırmaları yaparak, mükellefin terk işlemini gerçekleştireceklerdir.

6. Bulundukları il veya ilçe dışındaki(Büyükşehir belediye sınırları içindeki ilçeler hariç) vergi dairelerinin yetki alanı içinde bulunduğu tespit edilen mükelleflere ilişkin kovuşturma, yoklama, tebliğ gibi işlemler, ilgili vergi dairesi tarafından sevk pusulası veya yazı ile mükellefin adresinin bulunduğu yer vergi dairesine gönderilerek niyabeten yaptırılmaktadır.

Ancak, sadece re'sen mükellefiyet terkinine yönelik olarak işyeri veya ikametgah adresleri Büyükşehir belediye sınırları içinde bulunan mükelleflerin bağlı oldukları vergi dairelerinin yetki alanı dışında yapılacak olan yoklama ve tespitler; mükelleflerin bağlı olduğu vergi dairelerinde görevli yoklama memurlarının çevreyi iyi tanıyamaması ve ulaşım imkanlarının zorluğu da göz önünde bulundurularak, o mahalde yetkili bulunan vergi dairesinin yoklama memurları tarafından da yapılabilecektir. Bu tür talepler, talebin muhatap vergi dairesine intikal ettiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde sonuçlandırılacaktır.
7. Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 3100 sayılı Kanunla ilgili 50 Seri No.lu Genel Tebliğin (B) bölümünde ve 60 seri No.lu Genel Tebliğde işi bırakan mükelleflerin sahip oldukları ödeme kaydedici cihazlarla ilgili olarak yapılacak işlemler açıklanmıştır.
Ancak, gayri faal durumda olan ve yapılan araştırmalar sonucunda, bilinen adreslerinde bulunamayan mükelleflerin, ödeme kaydedici cihazları hakkında yukarıda bahsi geçen tebliğlerde belirtilen, ödeme kaydedici cihazların yetkili servisce "mali hafıza-cihaz" bağlantısı içerisinde yer alan elektronik parçalardan birinin (mali hafıza yazılım çipi v.b.) sökülüp alıkonulması suretiyle cihazın çalışamaz hale getirilmesi gibi işlemler yapılamamaktadır.

Bu nedenle, gayri faal durumda olan ve bilinen adreslerinde bulunmadıkları tespit edilen mükelleflerin, bu İç Genelgenin (III.) bölümünde belirtildiği şekilde düzenlenecek "Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu" na, mükellef tarafından bastırılan ve iptal ettirilmeyen belgelere ilişkin bilgilerin yanı sıra kullanılan ödeme kaydedici cihazların marka, model ve sicil numaralarının da (fişin sonunda "MF" nin yanında yer alan harf ve numaralar) bilgi girişinin yapılması suretiyle mükellefiyet kayıtları terkin edilecektir.
8. Mükellefiyeti vergi dairesince terk edilecek mükelleflerin, aynı vergi dairesi yetki alanı içinde bulunan şubelerinin de, bu İç Genelgedeki esaslar çerçevesinde terk işlemi yapılacaktır.

Gayri faal durumda olan ve bilinen adreslerinde bulunamayan mükelleflerin, başka vergi daireleri yetki alanı içinde şubelerinin olması halinde durum derhal şubelerin bağlı bulunduğu vergi dairesine bir yazı ile bildirilecek, alınacak cevaba göre şubelerinin de gayri faal olduğunun bildirilmesi üzerine ilgili vergi dairesine tekrar bir yazı yazılarak merkezinin de bu İç Genelge kapsamında gayrifaal olduğu ve gayrifaal olan şubenin mükellefiyet kaydının terkin edilmesi gerektiği bildirilecektir. Şubenin mükellefiyet kayıtlarının terkini ile eş zamanlı olarak merkezin bulunduğu vergi dairesince de merkezin mükellefiyet kaydı terkin edilecektir.

II. BAŞKACA BİR TİCARİ, ZİRAİ VE MESLEKİ FAALİYETİ OLMADIĞI HALDE, MÜNHASIRAN SAHTE BELGE DÜZENLEMEK AMACIYLA, MÜKELLEFİYET TESİS ETTİRDİĞİ VERGİ İNCELEMESİNE YETKİLİ OLANLARCA DÜZENLENEN RAPOR İLE TESPİT EDİLEN VE MÜKELLEFİYET KAYDININ DEVAMINA GEREK GÖRÜLMEDİĞİ RAPORDA BELİRTİLEN MÜKELLEFLER

5228 sayılı Kanunla değiştirilen, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrasında,

" ... başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir ..." hükmüne yer verilmiştir.

Maddenin 3 üncü fıkrasında yapılan değişiklikle, gerçekte herhangi bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde, sadece sahte belge ticareti yapmak üzere, mükellefiyet tesis ettiren kişilerin de mükellefiyet kayıtlarının silinmesine imkan sağlamak suretiyle, sahte belge düzenleme faaliyetinden dolayı vergi idaresinin aldatılması ve kamu düzenini bozucu faaliyetlerin engellenmesi ve sahte belge düzenleyen kişilerin kimlik bilgileriyle, kullandıkları belgelere ilişkin bilgiler kamuoyuna duyurularak diğer mükelleflerin mağduriyetinin önlenmesi hedeflenmiştir.

Bu çerçevede, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi inceleme raporuyla tespit edilen gerçek ve tüzel kişilerin mükellefiyet kayıtları, bunların matrahlı yada matrahsız beyanname verip vermediğine bakılmaksızın vergi inceleme raporunda mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin belirtilmiş olması şartı ile raporda belirtilen tarih itibarıyla terkin edilecektir.
Yapılan terk işlemi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmeyecektir.

Münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporda tespit edilen ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine mükellefiyet kaydı terkin edilenlerin, terk tarihinden sonra göndereceği beyannameler, işleme tabi tutulmadan dosyasında muhafaza edilecektir.

Bilindiği üzere, ilk mükellefiyet tesisinde kişilerin gerçekte hiçbir ticari ve mesleki faaliyeti olmadığı halde, sadece sahte belge düzenlemek amacıyla kayıt yaptırdıklarını bilmek ve tespit etmek her zamanmümkün olmadığından, müracaatları üzerine mükellefiyet tesisi yapılmaktadır. Bu kişilerin sahte belge düzenlediği hususu daha sonraki tarihlerde vergi inceleme elemanlarının yaptıkları araştırmalar ve incelemeler sonucunda ortaya çıkarılabilmekte, bu durumun tespiti halinde ilgililer hakkında vergi inceleme raporu ile birlikte kaçakçılık suçu raporu da düzenlenerek savcılıklara suç duyurusunda bulunulmaktadır.

Bu bölüm kapsamında, vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporlarda mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunacak ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilecektir. Bu tür terk işlemlerinde mükellefiyet (8) terk türü kodu bilgi girişi yapılarak terk işlemi gerçekleştirilecektir.
Sicil sorgulamasında mükellefiyet terk kodu (8) olan mükelleflerle ilgili olarak vergi dairelerinde yapılacak iş ve işlemlerde aşağıda belirtilen hususlara azami dikkat gösterilecektir.

Bu mükelleflerin terk tarihinden sonra;
-Vergi dairelerine mükellefiyet tesisi, vergi beyannamesi verilmesi v.b. işlemler için müracaat etmeleri halinde,
-Türk Ticaret Kanununa göre yeni kurulmuş bir sermaye veya şahıs şirketinin mükellefiyet tesisi sırasında bu şirketin kanuni temsilcileri yada ortakları arasında (8) terk kodu ile mükellefiyetleri terkin edilenlerin yer alması halinde,
bu kişiler adına daha önce vergi inceleme raporu ile birlikte kaçakçılık suçu raporu da düzenlendiği ve savcılıklara suç duyurusunda bulunulduğu hususu dikkate alınarak, vergi dairesine ibraz edilen belgelerden tespit edilecek adresleri derhal (8) terk kodu ile terk işlemini yapan vergi dairesine yazı ile bildirilecektir.
Bu İç Genelge kapsamında mükellefin terk işlemini (8) terk kodu ile yapan vergi dairesi; hakkında suç duyurusunda bulunulan mükellefin yeni tespit edilen adresini adli makamlara bildirmek için davanın safahatı hakkında gerekli araştırmayı yapacak ve alınacak neticeye göre gereğini yerine getirecektir.
Ayrıca, mükellefiyet tesisi talep eden gerçek ya da tüzel kişilik nezdinde derhal yoklama yapılacak ve yoklama fişindeki sorular gerçek kişilerde mükellef, tüzel kişilerde ise kanuni temsilciler tarafından eksiksiz olarak cevaplandırılarak yoklama memurlarınca da tespit edilecektir.

Bu kapsamdaki mükellefiyet tesisleri için talepte bulunan kişilerden, aynı zamanda faaliyetiyle ilgili Sanayi Odası, Ticaret Odası veya Esnaf ve Sanatkarlar Odasında kayıtlı bulunmasının yanı sıra telefon, elektrik, su, doğal gaz aboneliğinin (bulunan yerlerde) adlarına kayıtlı olması şartı aranılacak ve işlem yönergesinde belirtilen hususlar doğrultusunda mükellefiyet tesisi yapılacaktır.

Gerçek kişiler ile sermaye veya şahıs şirketinin kanuni temsilcileri ya da ortakları arasında daha önce (8) terk kodu ile mükellefiyet kayıtları terkin edilen kişilerin yer alması halinde, mükellefiyeti tesis edilen gerçek kişiler ile sermaye veya şahıs şirketleri vergi dairesince yakın takibe alınacak, iş yerinde belirli aralıklarla yoklamalar yapılacak ve bunların vermiş olduğu beyannameler öncelikle kontrol edilecek, gerçek bir faaliyeti olmadığına dair herhangi bir tespit yapılması halinde gerekçeleri ile birlikte derhal incelemeye sevk edilecektir.
Bu bölüm kapsamında vergi inceleme elemanlarınca hazırlanan raporlarda, mükellefiyetin devamına gerek görülmediğinin belirtilmesi halinde, bu İç Genelgenin (III.) bölümünde belirtildiği şekilde düzenlenecek "Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu" na, mükellef tarafından bastırılan ve iptal ettirilmeyen belgelere ilişkin bilgiler, kullanılan ödeme kaydedici cihazların marka, model ve sicil numaralarının (fişin sonunda "MF" nin yanında yer alan harf ve numaralar) yanı sıra vergi inceleme raporunu düzenleyenin adı, soyadı ve unvanı, raporun tarih ve numarasının bilgi girişi yapılması suretiyle mükellefiyet kayıtları terkin edilecektir.

III. MÜKELLEFİYET KAYDI TERKİN EDİLEN MÜKELLEFLERE İLİŞKİN BİLGİ FORMU İLE TERK İŞLEMLERİNİN SÜRESİNDE YERİNE GETİRİLMESİNİN ÖNEMİ VE TAKİBİ
Mükellefiyet kayıtları terkin edilen gerçek ve tüzel kişi mükellefler hakkında, "Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu Doldurma Talimatı" nda (Ek-1) yapılan açıklamalara göre, bilgisayar ortamında "Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu" (Ek-2) doldurulacaktır.

Vergi daireleri ve malmüdürlükleri bu İç Genelge kapsamında mükellefiyet kayıtları terkin edilen mükellefler için hazırlanan menüyü kullanarak "Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu" nu bilgisayar ortamında dolduracaklarından, adı geçen formun basım ve dağıtımı yapılmayacaktır.

Bilgisayar ortamında bilgi girişi yapılan mükellefler için "Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu" ndan bir örnek çıktı alınarak ilgililer tarafından imzalanıp mükellefin dosyasında muhafaza edilecektir.
Mükellefiyet kaydı terkin edilen her bir mükellef ve ortaklık için bilgisayar ortamında düzenlenecek olan bu formlarda, mükellefe veya ortaklığa ait sicil bilgileri ile bunlar tarafından bastırılan ve iptal ettirilmeyen belgelerin türü, seri ve sıra numaralarıyla, belge basımına ilişkin bilgiler ile ödeme kaydedici cihaza ait bilgilerin yanı sıra vergi inceleme raporunu düzenleyenin adı soyadı ve unvanı, raporun tarih ve numarasına ait bilgilere de yer verilmiştir.

Ayrıca, mükellefiyet kayıtları terkin edilenlerin kimlik bilgileri ile bunların bastırmış veya tasdik ettirmiş oldukları belgeler ve kullanmış oldukları ödeme kaydedici cihazlara ilişkin bilgiler, Maliye Bakanlığınca belirlenecek araçlarla duyurulacağından, söz konusu formun Vergi Dairesi Otomasyon Projesi (VEDOP) kapsamındaki vergi daireleri ile vergi kimlik numarası uygulamasını kişisel bilgisayar veya Say2000i alt yapısını kullanarak yapan vergi dairesi ve malmüdürlüklerinde, eksiksiz ve doğru olarak doldurulmasına azami titizlik ve özenin gösterilmesi gerekmektedir.
Vergi dairesinin, vergi kanunları ile kendisine görev olarak verilen, mükellefin tespiti, beyannamenin kontrolü ve kabulü, vergilerin zamanında tarh ve tahakkuku, vergilerin vadesinde tahsili, vergi ihtilaflarının savunulması ve muhasebe kayıtlarının tutulması işlemlerini süresinde ve eksiksiz yapabilmesi esastır. Bu nedenle, vergi dairelerinin faal mükelleflere daha iyi vergicilik hizmeti verebilmeleri ve etkinliklerini arttırabilmeleri için terk konusuna azami özenin gösterilmesi ve bu işlemlerin aksatılmadan yerine getirilmesi hususu vergi dairesi müdürleri tarafından bizzat takip edilecektir.
Bu İç Genelge kapsamında mükellefiyet kayıtları terkin edilen mükelleflere ilişkin bilgiler Bakanlığımızca vergi daireleri itibarıyla ayrı ayrı izlenecek, alınacak raporlar ile vergi dairelerinin performansı ölçülecektir.
Bu nedenle, vergi dairelerinin terk işlemleri ile ilgili performansından vergi dairesi müdürleri doğrudan sorumlu olacaklardır.
Bu İç Genelge ile 1998/6 ve 2000/12 Seri No.lu Uygulama İç Genelgeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak kaldırılan İç Genelgeler kapsamında yapılan yoklamalar ve düzenlenen tutanaklar, bu İç Genelge kapsamında yapılacak terk işlemlerinde dikkate alınacaktır.

Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

14 Şub 2014

30 GÜNDEN AZ ÇALIŞANLARIN GSS PRİMLERİ VE BİLDİRİMLERİ NASIL OLMALI

30 GÜNDEN AZ ÇALIŞAN ÖĞRENCİ VE GÜNDELİKÇİLER DİKKAT
 Ayda 30 günden eksik çalışan için SGK’nın e-bildirge sisteminde “Neden?” diye sorulup karşısında da açıklama ve kodlar getirilir. Bu açıklama ve kodlardan “Kod-7” puantaj tercih edilirse eksik kalan günler için de GSS primi ödenmeyecektir. 2013’te bunu fark edenler 160 bin sigortalıya fırladı
Sosyal güvenlik sisteminde ayda 30 gün çalışmak esas, 30 günden eksik çalışmak istisnadır. SGK, ayda 30 günden eksik çalışanlardan Genel Sağlık Sigortası primlerini kendi ceplerinden 30’a tamamlamalarını ister. Ayda 30 günden eksik çalışanlar için SGK e-bildirge sisteminde “Neden?” diye sorulup kodlar getirilir. Bu açıklama ve kodlardan “Kod-7” puantaj seçilirse çalışan, eksik günler için de prim ödemekten kurtulur. Aksi halde başka koddan bildirilirse gelire göre 42 liradan 257 liraya kadar değişen primin tamamını ödeyecektir.
Torba yasa ile birikmiş GSS prim borçları için af geliyor ama asıl sorun üniversite öğrencileri ile ev hizmetlilerinde. Zorunlu Genel Sağlık Sigortası en çok iki grubu vuruyor. Birincisi öğrenciler, ikincisi ev hizmetlileri. Anne-babasından yeterli harçlığı gelmeyen ve bu sebeple part-time çalışan öğrenciler kazandıklarından fazla SGK’ya GSS primi ödeyecek. Ev hizmetlileri de kendilerini ayda birkaç gün SSK’lı yapan ev sahipleri yüzünden yevmiyelerini SGK’ya verecekler. Normalde öğrencilerden erkek olanlar 25 yaşına kadar anne-babası üzerinden sağlıktan faydalanıyorlar, 1.10.2008 gününden önce doğmuş (eski) kızlar da ömür boyu anne-babasından yararlanıyorlar.

PART-TIME ÇALIŞANLAR TAM AY GSS PRİMİNİ KENDİ ÖDER
Ancak ister erkek olsun ister kız, işe girmişlerse artık anne-baba üzerinden sağlık yardımı alamıyorlar. Ev hizmetlisi kadın ise evde otursa ya eşi ya da anne-babası üzerinden sağlık yardımı alabiliyor, ama çalışırsa ayda 1 gün bile SSK’lı olsa yararlanamıyor. Yetmiyor bir de SGK, “Bana seve seve 29 günlük GSS primi ödeyeceksin” diyor. Öğrenci oldukları halde ayda 30 günden az part-time çalışanlar da 30 günden eksik kalan süreleri için GSS primi ödemek zorundalar. Kamuoyunda bilinen adıyla parttime yani ayda 30 günden az çalışmak bir gerçektir. İşte bu çalışanlar için 1 Ocak 2012 günü yürürlüğe giren zorunlu GSS uygulamasına göre kısmi ay GSS primi ödenmeyecek, tam ay çalışmış gibi GSS primi ödenecektir.

Eziyet için memlekete!
Kayseri’de öğrenci olan Muğlalı’nın, part-time çalışıyorsa GSS priminin tespiti için illa memleketine gidip gelir testine girmesi gerekiyor.

İşçi 10’dan azsa 23’üne dek iletilmeli
30 günden eksik kalan süreler için Genel Sağlık Sigortası primi ödemekten kurtulmak için eksik gün sebebi “Kod-7”, yani puantajlı çalışma olarak bildirilmesi geekiyor. İşverenler, çalışanlarının 30 günden eksik bildirimlerini Kod-7 puantaj ile SGK’ya bildirirlerse her ay puantaj kaydı tutup dosyalamalıdırlar. Ayrıca işyerinde çalışan sayısı 10 veya daha çok ise bu puantaj belgelerini SGK’ya göndermelerine gerek yok. Çalışan sayısı 10’dan az ise her ayın puantaj belgelerini takip eden ayın 23’üne kadar SGK’ya elden veya taahhütlü postayla göndermelidirler. Puantaj kayıtlarında hem çalışanın hem çalıştıranın imzası olmalıdır.

18’den büyükler için prim ödenecek
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SS ve GSS) Kanunu ile artık okumuyorlarsa 18 yaşından büyük çocuklarımız sağlık primi ödemeden sağlık yardımı alamayacaklar. Okuyorlarsa lise için 20, yüksekokul için 25 yaşına kadar prim ödemeyecekler. Liseden yeni mezun olmuş öğrenciler de 120 gün boyunca (üniversiteyi kazanıp kayıt oluncaya kadar) prim ödemezler, ama üniversiteye girememişlerse artık prim ödeyecekler.
alitezel.com

İzleyiciler